Televizyonda izlediği hayali süper kahramanlarından etkilenen ve onlardan biri olduğunu sanan kahramanımız, kendinin mıknatıslı olduğunu düşünür. Böyle bir oyun uydurduğu için yürümekte bile zorlanır çünkü kendini mıknatıslı sandığı için her tarafa yapışır. Bu durumdan rahatsız olmasına rağmen televizyondan etkilendiğini kabul etmeyen Mıknatıs Çocuk, yaşıtlarıyla iletişim kuramaz, bu nedenle de yalnızdır ve hiç arkadaşı yoktur. Bu durumun farkına varan iki arkadaş dedektifçilik oynayarak onu gizlice izler ve Mıknatıs Çocuk’u aslında mıknatıslı olmadığına ikna ederek sorunu çözerler.
Böylelikle Mıknatıs Çocuk televizyonda izlediklerinin gerçek olmadığını anlar ve hayatta ki en güzel şeyin gerçek arkadaşlık olduğunu öğrenir. Bizler inandıklarımızın gerçek olduğunu sanırız, oysa ki bu her zaman böyle midir? Belki de içinde oyun oynayan çocuğu keşfeden herkes, en özelinde kendini ´mıknatıs´ zannedebilir. Çocukken hayal dünyamızın içindeki gezintilerimizde belki de pek çoğumuz, sevdiği hayal kahramanın güçlerine sahip olduğunu hissetmiştir. Kim bilir aslında bizler kendimizi ne zannediyoruz, neredeyiz? Hepimiz kendimizi bir şeyler zannederiz çoğu zaman. Belki de hayatın anahtarı hissettiklerimizi çözmekte gizlidir. İçinde oyun oynamayı seven çocuğu yitirmemiş her insan, yaşamın içindeki gizli oyunları belki de Kendini Mıknatıs zanneden bu çocukla keşfedecektir